Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"İçişleri Bakanlığımızın kıymetli mensupları, saygıdeğer hocalarım, kıymetli katılımcılar, sevgili öğrenciler, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Hatırlayın Kılıçdaroğlu iktidara gelir gelmez Suriyeli öğrencileri Türkiye'den Suriye'ye göndereceğini söylemişti. O zamanlar ben de tam aksini söylemiştim. Biz Suriye'deki muhacirleri buradan göndermeyiz demiştim. Çünkü bizim bakışımız farklıydı.
Göçü onların anladığı manada değil göçü Mekke'den Medine'ye hicret olarak görmüştük. Biz buna fırsat vermedik. Burada gördüğünüz küçük muhacirler var, bunlar bizim evlatlarımız. İşte güzellik burada. İşte ensar olmak ne kadar güzel bir şey.
Göç meselesi son yıllarda tüm dünyanın gündemini meşgul ediyor. Savaş, istikrarsızlık, terör, iklim değişikliği gibi sebeplerle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalıyorlar. Dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var, 165 milyonun üzerinde göçmen işçi sayısı var.
En az 20 kişinin göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor. Dünya nüfusunun 3,6'sı bugün göçmen olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Maalesef bu oranlar katlanarak artmaktadır. Hemen her gün umut yolcularının ölümüyle sonuçlanan bir felaketin haberini alıyoruz. Umut yolcuları, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç güzergahında hayatını kaybetti.
Suriye'deki çatışmalardan kaçarak Avrupa'ya kaçan çocukların akıbeti hala açığa çıkartılamadı.
Dünyadaki her 100 mülteciden 75'ine düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor. Türkiye, asırlardır olduğu gibi bugün de doğu ile batı kuzey ile güney arasında merkez görevi görüyor. Anadolu tarih boyunca hep göçmen yurdu oldu.
Tüm mazlumlar güvenli liman olarak Anadolu'yu Türkiye topraklarını gördü. Kimin başı dara düşse yönünü önce Türkiye'ye dönüyor. Bundan sonra da yüksünmüyor kesinlikle şikayet etmiyoruz. Düşenin elinden tutmayı komşuluk görevi olarak sürdürüyoruz.
Ülkemizde muhalefetin özellikle de insan düşmanı gibi kişilerin dediği gibi bir göçmen sayısı yoktur. 2 milyon 8689 bini Suriyeli, 1 milyon 90 bini ikamet izniyle kalan, 176 bini uluslararası koruma altında olmak üzere toplam 4 milyon 33 bin gööçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır.
Uluslararası öğrencilerin ülkemizde eğitim görmesini teşvik ediyoruz. 190'ı aşkın ülkeden öğrencilere ev sahipliği yapıyoruz. Göçmen kaçakçılığıyla mücadeleyi de ihmal etmiyoruz. Ülkemizde illegal olarak 263 bin kişi sınır dışı edildi, son 2 yılda 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellenmiştir. 23 bin 780 kişi gözaltına alındı. Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir. Bizi biz yapan kadimler merciinden bakıyoruz. Devletime sığınan mazlumu asla vermem.
Suriye'de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmalar 8 Aralık itibarıyla sona erdi. 1 milyon insanı katleden Esad rejimi devrilirken Suriye halkının özgürlüğünü temsil eden yeni yönetim göreve geldi. Yeni yönetim Savaş yorgunu Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraşıyor.
Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı yükseldikçe dönenlerin sayısı arttı. 200 bin kişiye ulaştı. Vatan topraklarına onurlu biçimde dönenlerin sayısı da 931 bin 450 kişiyi buldu. Türkiye olarak son asrın en büyük sınavlarından birini vermenin haklı gururunu yaşıyoruz.
Tam 13,5 yıl boyunca çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten birçok şey atlattık. Nefret söylemlerine, ırkçı vandallığa müsaade etmeyeceğiz.
Herhangi bir sebeple kim temel göç politikalarımızın dışına çıkarsa kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. Göç, yeni bir buluşmadır. Göç, farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir. Göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları sağlıklı bir şekilde tartışılmadı.
Gelinen aşamada Türkiye'nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için beşeri sermayeye de ihtiyacı var. Toplum olarak bizim de daha objektif, ön yargılı olmadan tartışmamız gerekiyor. Ekonomimize katkı veren katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları almak zorundayız. Ülkemizin güvenliğinden demografik yapımızın korunmasından ödün vermeyeceğiz.
Göçmenlerin ekonomimize katkısı, faşist çevrelerin sözleri nedeniyle sağlıklı biçimde ortaya konup konuşulamadı. Kapalı kapılar ardında iş insanları, bize söylediklerini kamuoyu önünde dillendiremediler. Bu konuları önyargıdan uzaklaşarak konuşmalıyız. Ekonomimize entegre olmuş, tarıma destek veren göçmenleri görmeliyiz.
Bir avuç ırkçı lümpenin söylemlerine Türkiye'yi mahkum etmeyeceğiz. Elbette demografik gerçeğe dikkat edeceğiz. Değişen şartlara göre paradigmamızı yenilememiz şarttır. Gençlerimizi yabancı düşmanı akımlardan korumak konusunda size görev düşüyor. Gençlerimizi yakın zamanda nasıl zehirlediklerini gördük yaşadık. Siyasi ve toplumsal faturasını omuzlamak zorunda kaldık. Bu düşüncelerle programın hayırlara vesile olmasını diliyorum."
Hibya Haber Ajansı